Metropolde sıkışan insanlar için doğa ile buluşmanın yollarından biri trekking
Avcı toplayıcı yaşamdan koptuğundan beridir insanoğlunun doğayla ilişkisi sürekli bir biçimde kötüye gitti. Bizlerin oluşturduğu modern hayat denen karmaşık, stresli ve zorluklarla dolu bu yaşam biçiminden her şeyi arkada bırakarak doğaya dönen, imrendiğimiz şanslılar olduğu gibi, işten arta kalan tüm zamanında doğaya kaçmak için her fırsatı değerlendirenler de mevcut. Günümüzde metropollerde sıkışan insanlar için doğa ile buluşmanın yollarından biri trekking (doğa yürüyüşü) yapmak. Trekking günübirlik yapılabileceği gibi çok günlü ve kamp konaklamalı uzun rotalara kadar çeşitlilik gösterebiliyor.
Bu yazımızda, trekking konusunda şanslı coğrafyalardan biri olan ülkemizdeki birbirinden güzel 5 trekking rotasını inceleyeceğiz.
Ayder’den Fırtına Deresi’ne Kaçkar Dağları
Dağcıların da yaz-kış uğrak yerlerinden biri olan bölgede yapılacak yürüyüşlerde Çamlıhemşin önemli bir merkez. Fırtına Deresi ise bölgede başına buyruk akan ve her yerden fışkıran derelerin en önemlisi. Birbirinden nefis yaylaları bulunan Kaçkar Dağları’nda günübirlik yürüyüşlerle yaylalar arası geçişler yapmak mümkün. Ayder, bu yaylalardan turistik açıdan en ön planda yer alanı. Amlakit, Elevit, Palovit, Pokut, Aşağı ve Yukarı Kavron ise bölgenin enfes manzaralar veren, günübirlik yürüyüşlerle birinden diğerine geçebileceğiniz rotalar sunan yaylalarından başlıcaları. Dağlar ayrıca bulut denizine tepeden bakmak gibi bölgeye has doğa güzellikleri, oksijen ve yeşil bolluğu gibi cazip alternatifler de sunuyor konuklarına.
Sonhabarın her rengi Yedigöller
Belki de dört mevsim boyunca en çok fotoğrafı çekilen, irili ufaklı göllerden oluşan Yedigöller, Batı Karadeniz’de Bolu ilinin sınırları içerisinde yer alır. Doğal ormanların oluşturduğu bölgede birbirinden çok da uzakta olmayan göller arasında ve göl çevrelerinde yürüyüşler yapmak ve eşsiz fotoğraflar çekmek belleğinizde unutulmaz deneyimler bırakacaktır. Nadiren ulaşım problemi yaşansa da bisiklet, balıkçılık ve fotoğrafçılıkla yürüyüşlerinizi zenginleştirebilirsiniz. Kamp olanaklarıyla ve kurbağa senfonileriyle doğa ile kuracağınız bu yakın ilişki fiziksel ve zihinsel olarak zinde hissetmenizi sağlayacaktır. Sonbahar ve kış aylarında daha güzel pozların yakalandığı bölge için en ideal gezi zamanı sonbahardır. Önemli not: Hafta sonları çılgın kalabalıklara yakalanma olasılığınız olduğunu unutmayın!
En uzun ve en manzaralı trekking rotası Likya Yolu
Çitdibi ve Geyikbayırı etaplarının da eklenmesiyle 535 kilometreye çıkan Likya Yolu, Türkiye’nin en uzun yürüyüş rotası olma özelliğini taşıyor. Tamamını bitiren fazla insan olmamasına rağmen tümü işaretlenmiş parkurda, her yıl yerli yabancı binlerce yürüyüşçü etap etap bu rotayı yürümekten geri kalmıyor. Yer yer deniz seviyesinde ve denizden uzaklaşmadan devam eden etapların yanında, dağ tepelerine yükselerek inanılmaz manzaranın tadına çıkarmak da mümkün Likya Yolu’nda. Rotanızda Ölüdeniz, Kabak, Kaş, Kalkan, Demre, Adrasan, Çıralı gibi herkesin rüyalarını süsleyen önemli turistik noktaların yer aldığını hatırlatmakta fayda var. Letoon, Patara, Myra, Olympos, Phaselis ve daha birçok antik kentten geçen etapları da bulunan Likya Yolu, dünyanın en uzun ve önemli yürüyüş rotalarından biri olarak haklı bir üne sahip. Yaz sezonunda, denize ulaşımın kolay olduğu etapları yürümenin tatil keyfinizi katlayacağını da unutmayın.
Güzel Atlar Ülkesi’nin muhteşem parkuru Ihlara Vadisi
Kapadokya (Güzel Atlar Ülkesi) dünya genelinde başlı başına bir cazibe merkezi. Ihlara Vadisi de bu muhteşem coğrafyanın manzaraları eşliğinde trekking yapma imkânı sunan özel bir parkur.
Vadinin tam ortasından geçen Melendiz Çayı yürüyüşlere keyif katmasının yanı sıra dinlenilecek mekân alternatiflerine ev sahipliği de yapıyor. Vadi içerisinde kayalara oyulmuş onlarca kilise mevcut. İhtişamlı ve yer yer ürkütücü bir heybetle duran vadi duvarları arasında yürürken -mevsime bağlı olarak- Melendiz Çayı’nda serinlemek de mümkün.
Zoru sevenlere Aladağlar
Demirkazık Tepesi, Yedi Göller, Hacer Ormanı, Kapuzbaşı Şelaleleri ve Acısu gibi birbirinden farklı özelliklerde doğal güzelliklere sahip olan Aladağlar’ın yaklaşık 55 bin hektarlık bölümü 1995 yılında milli park ilan edildi. Bir kısmı Kayseri bir kısmı da Niğde ili sınırları içinde kalan park, Türkiye’nin en büyük milli parklarından biri olma özelliğine sahip.
Hacer Vadisi’nden hemen sonra ulaşılan 3.000-3.500 metre rakımlı bir vadide bulunan Yedi Göller, Aladağlar zirvelerinin arasında kar ve buzul suları ile beslenir. Yürüyüşleriniz sırasında yüksek zirvelerden gözlerinizi alamayacağınız, tırmanış yetenekleri ile sizi hayretlere düşürecek dağ keçilerine rastlayabileceğiniz bir coğrafya olan Aladağlar, “hard trek” seviyesine yakın, zor parkurları sevenlere hitap edecek bir yapıya sahip.
Bazı rotalar görece kolay zirve tırmanışlarına elverdiği için trekking yapan biriyken, dağcılığın büyüsüne kapılıp iki disiplin arasında geçiş yapmanız da olası. Zinde bir zihin yapısı ve sağlıklı bir bedene sahip olmak adına yapılabilecek trekking faaliyeti aynı zamanda doğada vakit geçirmek ve doğa ile kopardığımız bağı onarmada oldukça etkin bir disiplin olarak hayatımızda yer almalı.
Yukarıda okuduğunuz rotalar dışında, dört mevsimi aynı anda yaşayabildiğimiz bir ülkede bulunduğumuz için daha nice farklı zorluklarda ve güzelliklerde yürüyüş rotaları olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Doğayla kalın…