4 yıldır hayal ettiğimiz tura bu yıl çıktık. Bu tur bizim ilk uzun yol deneyimimiz oldu. Yeni yerler görmek biraz da ülkeden uzaklaşmak için uzun bayram tatilini değerlendirip yola çıkmaya karar verdik. Hedefimiz Yunanistan’da İyonya Adaları’ndan en az üçünü görmekti.
İlk Gün: Geceden yüklediğimiz motosikletimizle İstanbul’dan sabah 04.00’de yola çıktık. Sabah 08.00 gibi Yunanistan sınır kapımız İpsala’ya vardık. Burada motosikletin avantajı, kendisini sınır kapısına ulaşma hızı olarak gösteriyor. Oradaki bayram yoğunluğunda beklerken birçok motosikletli gezginle rotalar hakkında güzel sohbetler de işin artısı oldu. Pasaport kontrolünde, akşam saat 22.00’dan beri kuyrukta olan araç sürücüleri vardı. (Binek otomobilinizle bir gezi düşünüyorsanız bir gün öncesinden mutlaka sınırı geçmeye bakın.) Sınır sonrası gittikçe boşalan yollar, az yapılaşma, doğa ve yollardaki sürücülerin saygısı hemen dikkatinizi çekecek.
Öğlen ilk durağımız olan Yunanistan’ın ikinci büyük kenti Selanik’e varıyoruz. Sahilde güzel bir öğlen yemeği ve şehir içinde minik gezmelerle ilk günü sonlandırıyoruz.
İkinci Gün: Selanik’te “Bizans Kültürü Müzesi”, “Selanik Arkeoloji Müzesi”, “Makedonya Modern Sanat Müzesi”, “Balkan Savaşları Müzesi”ni, diğer tarihi mekânları ve Atatürk’ün Evi’ni gezdik. Atatürk’ün Evi’ne girdiğiniz anda gözleriniz doluyor ve sonunda gözyaşlarınızı tutamıyorsunuz…
Selanik’ten ayrılmadan önce uğramanız gereken güzel bir cafe var. (OTE Kulesi / Skyline) kulenin tepesi saat yönünde fark edilmeyecek kadar hafif, hafif dönüyor. Masa seçerken deniz manzaralı yeri seçmenize gerek kalmıyor, zaman ilerledikçe tüm masalarda oturmuş oluyorsunuz.
Üçüncü Gün: Selanik’ten Meteora’ya doğru yola çıktık, Meteora’da 500 m yükseklikteki kayalıkların tepesinde birbirinden bağımsız olarak kurulmuş manastırlar yer alıyor. Teleferikle veya yürüyerek manastırlara ulaşabiliyorsunuz. Meteora’daki yüksek kayalıkların 60 milyon yıl öncesinde oluştuğu söyleniyor. Selanik, Meteora arası onlarca tünel ve enfes manzaralar içeren güzel bir yol.
Meteora manzarasında bir gece kalıp daha uzun gezmek istesekte akşam ulaşmamız gereken Lefkada adasına doğru tekrar yola koyuluyoruz. Bu adadaki tüm plajları, koyları keşfetmek istiyorsanız bir hafta ancak yetecektir. Bizim masmavi sularında yüzdüğümüz plajları; Agios Nkitas, Kathisma ve Porto Katsiki oldu. Plajların hepsi birbirinden enfesti. Ayrıca çevrede, bal satan yerel insanları görebilirsiniz ballarında aklımız kaldı ama yerimiz olmadığı için bal alamadık.
Dördüncü Gün: Lefkada adasında akşam feribot saati gelene kadar gezdik ve Kefalonia adasına gitmek için feribota bindik. Feribot’tan iner inmez sizi tatlı butik cafeler karşılıyor hepsi birbirinden tatlı görünüyordu. Sahilde akşam yemeği yedikten sonra ada içinde gece sürüşü yaparak otelimize vardık. Kefalonia adası 786km2 büyüklüğe sahip ada içi dağ yolları ve manzaralar yol yaptıkça sizi içine çekiyor. O temiz havayı içinize çekip bırakmak istemiyorsunuz.
Biz bu web sayfasından adalara gitmeden tüm plaj ve gezilecek yerler hakkında bilgi aldık. İsterseniz siz de www.greeka.com‘dan adalar hakkında bilgi alabilirsiniz.
Beşinci Gün: Kefalonia adasında motosikletle gez, denize gir, sür, bir başka koyda yüz derken saate baktığımızda feribota güvenli sürede ulaşma süremizin biraz geçtiğini gördük. Tempolu bir sürüşle feribot limanına vardık. Liman çevresindeki mini koylarda da son bir kez daha denize girip Zakynthos adasına gitmek için feribota bindik. Zakynthos adasına gelir gelmez gün batımı olmadan Shipwreck’i tepeden görmeye çıktık. (Shipwreck karaya vurmuş gemi harabesi) Manzara tepeden mükemmeldi. Ertesi gün, tekneyle Shipwreck’in olduğu Navagio koyuna gidip, yüzmeyi kafamıza koyduk.
Altıncı Gün: Zakynthos adası Porto Vromi koyun geldik. Porto Vromi koyunda biraz deniz keyfi ve sonrasında tekne turuyla Shipwreck (Navagio) plajına gittik. O gün rüzgârlıydı ve hava nedeniyle dalgalar teknelerin koya yanaşamayacağı kadar yüksekti, burada yüzme keyfini birimiz yaşayabildi. İyi yüzme bilenler 40-50 metre kıyıya doğru dalgalı su da yüzüp batık gemiye ulaşmayı başardılar. Otele dönerken Google Maps’in bizi kısa yol olarak taşlık bir yola sokmasıyla ıssız bir koy keşfettik. Keşfettiğimiz koy muhteşemdi. Mavinin her tonu bize bakıyordu. Ve tabii lastiklerimiz bu yol için uygun olmadığından ufak bir dengesizlik yaşayıp motoru yana yatırdık. Bu da adadan bize kalan ufak bir hatıra 🙂 Asfalt yola çıkışı bulduk, otele geçmeden deniz kaplumbağalarını görmek için National Marine Park’a uğradık.
Yedinci Gün: Bugün en uzun rotamızı yaptık, 14 saat motosiklet üzerinde kaldık. Sırasıyla Kyllini, Patras, Lamia, Larissa ve Selanik’ten geçerek gece yarısı olmadan Kavala’ya vardık. Kavala’da kısa bir sahil yürüyüşü yaptıktan sonra otele gidip günü sonlandırdık.
Sekizinci Gün: Kavala – İstanbul
Bitmesini istemediğimiz bir gezi oldu, daha göremediğimiz, haritada işaretlediğimiz onlarca yeni lokasyon ve yerel insanların tavsiye ettiği yerleri bir sonraki gezide gidilecek yerlere ekleyerek sınırdan ülkeye giriş yaptık.
Bir anda trafikteki saygı kültürü değişti, dikkatsiz ve aceleci insanların trafik kalabalığına kendimizi bıraktık…