Gün batımına doğru pistlerden aşağıya…
Akşam üstü güneş karlı tepelere kızıl mor rengini iyiden iyiye boyamaya başlamıştı. Bol karlı ağaçların rüzgardan parıltılar saçan görüntüsünü gerçekten izlemeye doyum olmuyordu. Akşam liftlerin kapanmasına az bir zaman kala, bu muhteşem manzaranın keyfini daha iyi çıkarmak için Birol’a aşağıdaki kafeye gitmeyi önerdim. Akşam güneşi batırıp, bir şeyler içtikten sonra kimsenin kalmadığı sessiz pistlerden keyifle inerek günü tamamlayacaktık.
Kırmızı, yani orta seviye kayakçılara uygun pistten aşağıya o kafeye doğru kaymaya başladık. Ama pist, daracık virajları, gün boyu kayak izleri nedeni ile karın aşındırılmasından oluşmuş mogul tepecikleri nedeni ile tahminimizden daha zorluydu. Üstüne bir de pistin tam ortasında yer alan ağaçlar ve onların sağında solundaki Heidi türü kulübecikler arasından zorlukla kayarak, macera dolu inişimizi tamamlayarak, hedef kafemize ulaştık.
İçeri girdikten sonra, zoru başarmanın edası ile kendimizden gurur duyarken, benimle aynı yolu geçmiş içerideki performans sahibi diğer kafe misafirlerine de şöyle bir göz gezdirdik. Onlara da aferin! Dedik.
Gençliğin Sırrı…
Uygun bir yer bulup, kaskı, gözlüğü ve eldivenleri çıkardıktan sonra, tam bara bir şeyler almak üzere yeltendiğimde, yoğun kar rüzgarı ile birlikte kapının açıldığını ve içeriye birisinin girdiğini gördüm. Kaskını ve gözlüğünü içeri girer girmez çıkardığında ise gözlerime inanamadım. Kesinlikle yetmişin üzerinde bir amcaydı benimle aynı zorlu pisti inen! Birol’a hemen amcayı masamıza davet edelim dedim. Güler yüzü ile davetimizi kabul etti. “Hemen kendisine ne içersin? Bizdensin” dedik. Şaşırdı! “Amca! tek başına mısın? Nasıl geldin buraya?” “Ooo! Biz altı kişiyiz! Diğerleri arkada, ben onlardan daha iyiyim. Hepsi birazdan gelirler.” “Kaç yaşındasınız hepiniz?” “Ben yetmiş altı yaşındayım. Bizim grupta yetmişten seksene kadar var. Yıllardır hep beraber kayarız.”
Bu sözler, beni gerçekten derinden etkilemişti. “Sen benim idolümsün. Ben de sizlerin yaşında, sizler gibi olmayı, uzun yıllar kayak keyfini böyle bir ekiple birlikte yaşamayı hayal ediyorum.” Dedim.
Birazdan kapı açıldı ve bizim amcanın tüm ekürileri şen şakrak birbirleri ile eğleşerek içeri girdiler, ben onlara hayran hayran bakarken…
Bir yaşam biçimi olarak masallardaki Alp’ler…
Alp’lerde kayak, Avrupa’lılar için adeta bir yaşam biçimi. Tertemiz doğada yapılan, içinde müsabaka stresi barındırmayan spor değil adeta bir eğlence. Bu eğlencenin, genci kadar yaşlısı da çocuğu, erkeği, kadını hepsi aynı şekilde tadını çıkarmayı biliyor.
Ama Alp’ler dağlar olarak bunun hakkını gerçekten layığı ile veriyor. Nasıl mı? Şöyle konuya girelim; Alp Dağları bilindiği üzere, İsviçre (ülkenin tamamı), Fransa, Avusturya, İtalya, Slovenya ve Almanya’ya yayılan, Avrupa’nın genç dağlarından. Dik yamaçları, büyük cüsseli kayalıkları, büyük yeşil meraları ve en önemlisi yem yeşil ve dolu dolu ormanları ile kışın kaplanan beyaz örtü gerçekten bu bölgeyi farklı kılıyor. Yine bu bölgenin kendisine has, çocukluğumuzdaki yaldızlı yıl başı kartpostallarından hatırlayacağımız ağaçtan evleri de bölgeye bir başka kişilik ve güzellik katıyor.
Alp’leri gördüğünüz zaman anlıyorsunuz ki, Heidi’nin dedesinin evi, Peter’in keçi otlakları, dağlardan yokuş aşağı bakan ulu ağaçları hepsi gerçekten varmış diyorsunuz. Hansel ile Gretel’in karanlık ormanlar içindeki bacası tüten evleri, Pamuk Prenses’in etrafı ceylanlarla çevrili, şırıltılı deresinin üzerinden küçük tahta köprünün geçtiği, küçük su değirmenli kırlar, hatta Ressam Bob’un şu arkadaki sisli mor dağları hep buradaymış ve hepsi gerçekmiş. Meğer orası burasıymış!
Kayak Harici Kış Aktiviteleri
Alp’ler gerçekten kayak sevenler için istisnasız dünyadaki en iyi yer. “Alp disiplini” olarak da anılan slalom kayağının buradan temellerinin burası olması ve buradan başlayarak dünyaya yayılmasını tahmin etmek zor değil.
Amaç spor müsabakaları yapmak değil! Amaç herkesin eğlenmesini sağlamak! Herkese göre değişik aktiviteler planlamak… Ve bunu dört mevsime yaymak… Ama en önemlisi, bunları sağlarken asla ama asla özünü, doğayı ve tarihini kaybetmeden ve işgale gitmeden başarmak…
Sanılır ki Alp’lere sadece kayak sevenler, kayak bilenler gidebilir. Hayır! Gelirlerini bu bölgeden ve turizmden elde eden bu yörenin akıllı halkları, buraya gelenlerin kayak yapmama ihtimallerine karşı alternatif aktiviteler ve keyif senaryoları üretmiş durumdalar. Bol karlı daha düz ve manzaralı rotalarda gerçekleştirilen hedik (karda kolay yürümeye yarayan ayak paleti) yürüyüşleri, gece meşale yürüyüşleri, güneşli günlerde pistlerde “sommelier” şarap tadım aktiviteleri, uzun kızak pistleri ve kızak oyunları, yöresel yemeklerin hazırlandığı yemek kursları, gece ve gündüz düzenlenen atlı kızak turları, izlemeye doyum olmayan spor müsabakaları ile fun parklardaki gösterileri seyretmek, gece aydınlatmalı pistlerde düzenlenen meşaleli spor aktiviteleri gibi niceleri. İnanın oralarda kışın hiç kayak yapmasanız da vakit çok keyifli geçecektir. Bunların hiç birisine katılmasanız bile, dağ manzaralı otelinizde, şömine başında, kahvenizle ve kitabınızla da çok mutlu olursunuz. Dileyen günlük gezilerle, muhteşem manzaralı ve virajlı yollarda dağ köylerini keşfe çıkabilir ya da bir iki saatlik sürüşlerle ulaşabileceğiniz keyifli şehir turları yapabilirsiniz. Bulunduğunuz bölgeye yakınlığına göre, Münih, Zürih, Innsbruck, Salzburg, Milano ve malum Venedik oldukça keyifli ve görülmesi gereken yerler.
Kasabalardaki alışveriş mekanları, kayak ve yürüyüş sporları için geniş ürün yelpazesi sunabilmekle beraber, moda ve giyim alışverişleri için çok da anlamlı olamıyor. Ama, alışveriş keyfini küçük hediyeliklerle yaşamak ve güzel bir kafede oturup kahve yudumlamak ya da güzel bir pizza restoranında lezzet deneyimi yapmak da mümkün.
Çocuklar ile…
Çocuklar açık kapalı mekanlardaki kids parklarda gerçekten çok güzel vakit geçirmekteler. Ayrıca çocuğunuzu gün boyu süren toplu ve eğlenceli kayak derslerine de gönül rahatlığı ile bırakabilirsiniz. Çocuğumdan ayrılamam diyenlere de ailecek beraberce keyifli kızak sürüşleri, buz pateni pisti ve bölgede varsa kar altında kapalı havuz keyfi hatta “curling” oyun imkanları bile mümkün olabilir.
Gastronomi
Bölgenin yemek kültürü de kesinlikle dikkate değer. Hayvancılık, et ve süt önemli. İsviçre’nin dağlarda otlayan çikolata inekleri bunun örneklerinden. Yemeklerde et ve tahmin edileceği üzere patates ile soğuk günlerde özellikle tercih edilen yerel çorbaları da unutmamak lazım. Elmalı turta, kayak sonrası enerji ihtiyacını çok güzel gideriyor. Almanca konuşulan Almanya ve Avusturya bölgelerinde öğle aralarında bol hardallı sosis mükemmel ve ucuz bir seçim. Bölgenin şarap kültürü de gelişmiş. Öğle arası hafif aperatiflerin yanında yöresel şaraplar da tercih edilebiliyor. Birada ise buğday birası havadan mıdır? suyundan mı bilinmez ama bölgede en çok tercih edilen bira oluyor genelde. Korkmayın, bütün gün yapılan spor ile oralarda kilo almıyorsunuz…
Yaz zamanı…
Evet, işte işin sırrı burada! Alp’ler yaz zamanı da dopdolu. Belki inanılmayacak ama yazın oteller kışın kayak zamanından daha pahalı. Çünkü, yaz aktiviteleri, kışa göre daha çeşitli ve zengin. Özellikle emekli amca ve teyzeler için temiz havada ve yemyeşil çayırlarda yürüyüş biçilmiş kaftan. Bunun yanı sıra, dağcılık aktiviteleri, kanoing, bisiklet turları ve müsabakaları, motosikletçiler için özel parkur turları bölgeyi kışın olduğu kadar ve hatta fazlası ile cazibe alanı haline getiriyor. Tabi yine genci, yaşlısı her kesime hitap etmeye devam ederek. Şimdilerde gittikçe artan yeni moda, Alp’lerde manzaralı tren yolculuklarını da yabana atmamak lazım. Gastronomi, yazın açık havada daha da keyifli… Yaşlılar nasıl mı geziyor? Liftlerin birçoğu yazın da çalışıyor. Yürüyüş için de gondollara binebiliyorsunuz, “downhill” yokuş aşağı bisiklet sürüşü için de, bisikletle birlikte binebiliyorsunuz. Kayak pistlerinin bir bölümü, yazın da bisiklet sürüşleri için pist olmaya devam ediyor…
Kayak tatili planı…
En klasik sorudur… Alp’lerde nerede kayak yapılır? Yanıt tektir bence… “Alp’lerin her yerinde…” İçinde Alp’leri barındıran ülkeler ve hatta bazen diller dahi farklı olsa da, yöresel Alp kültürü neredeyse hepsinde aynı gibidir. Yani İsviçre Alp’lerine de gitseniz, ya da İtalya veya Avusturya Alp’lerine, aynı kayak hazzını yaşamanıza garanti verebiliriz. O nedenle, istikamet seçerken bu konuda endişe etmenize gerek yoktur.
Ne zaman mı gidelim? Bu konuda da rahat olabilirsiniz. Bölgede kayak sezonu Aralık başından Nisan ortasına kadar devam eder. Buralarda kayak önemli bir gelir kaynağı olduğu için, karın doğal yollarla yağmasını beklemek yerine, kar yağmasa da kar makineleri ile pistleri Aralık başında verdikleri sözü tutarak hazır ederler. Aynı makineler, sezon içinde bozulan pistler için de yenileme amaçlı olarak gece vakitlerinde kullanılmaya devam ederler. Dolayısı ile kar kalitesinden hiçbir endişe etmenin de gereği yoktur. Alp’ler size her zaman kaliteli ve bol kar vaad etmektedir.
Nasıl gideceğiz? Alp’lere ulaşmak için varış havalimanı olarak kullanılabilecek belli başlı şehirler sırası ile kuzeyden Münih, Zürih, batıdan Cenevre, güneyden Milano, Bologna, Venedik sayılabilir. Türkiye’den en rahat uçuş imkanlarına genelde Münih ve Milano’dan ulaşabilirsiniz. Dolayısı ile ilk olarak uçuş istikametini seçmek mantıklı olabilir. Vardığınız hava alanından araç kiralayarak hedef bölgenize ortalama 2-3 saatlik bir yolculukla ulaşmak mümkün. Alternatif olarak birçok yere otobüs ya da tren yolculuğu yaparak da ulaşılabilir. Ancak, araç kiraları çok lükse kaçmayacaksanız genelde uygun fiyatlı olabilmektedir. Keyifli manzaralar ve köylerdeki keyifli molalı yolculuklar da bu seçim için tercih sebebi olabilmektedir. Peki karda araç sürmek zorlu olmaz mı? Genelde hayır. Çünkü ana yollar zaten oldukça güvenliler. Dağ yolları ise genelde çok da dağlara tırmanan yollardan oluşmuyor. Nedeni ise Alp’lerde yerleşim yerleri dağların arasında dümdüz devam eden vadilerden geçiyor. Yani yolda giderken sağınızda solunuzda karlı dağları görüyorsunuz ama yol buraları neredeyse hiç tırmanmadan aradan sıyrılıp gidiyor. Bunun yanı sıra, tahmin edileceği üzere, yollarda hiç üşenmeden yaptıkları uzun tüneller, viyadükler nedeni ile de düz yol yolculuğu yapmış oluyorsunuz.
Nereye gideceğiz?
Yukarıda bahsi geçen şehirlere erişim sağlanabilecek tüm Alp destinasyonları bizimdir. Her kişiye, her kayak seviyesine ve isteğine uygun kayak merkezleri mevcuttur. Bu konuda oturur yerden en iyi araştırmayı elbette ki internetten yapabilirsiniz. Alperlerde kayak ile ilgili birçok site var tahmin edileceği üzere. Ancak benim buradan önereceklerim bergfex.com ve snow-online.com. Bu sitelerden Avrupa’daki (ve hatta snow-online.com ile tüm dünyadaki) kayak bölgelerine gerek duyacağınız tüm bilgilerle birlikte ulaşmanız mümkün. Kayak alan seçicisi ile istediğiniz yükseklikte, istediğiniz pist zorluklarına ve uzunluklarına sahip, telesiyej sayıları, toplam pist uzunlukları gibi kriterlere göre arayabilirsiniz. Bölgelerin pislerinden fotoğraflar ve videoları inceleyebilir, canlı kameralar ile anlık takip yapabilirsiniz. Ayrıca, bölge pist haritalarını, yorumları ve değerlendirme puanlarını da inceleyerek bölge hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. Elbette bölge hakkında kar kalınlığı, kar kalitesi ve hava durumunu da buralardan takip edebilirsiniz. Bu sitelerden yapacağınız bölge seçimine göre, karar verdiğiniz bölgenin sitesinin linkine ulaşarak asıl ince araştırmaya geçilebilir. İnce araştırma ise aşağıda bahsedilecek olan otel seçimini, bölge ulaşım imkanlarını, ski-pass ücretlerini, kayak kiralama imkanlarını vb kapsayacaktır.
Daha spesifik olarak destinasyon konuşmak gerekirse, Türkiye’de bilinen Fransa’nın Charmonix, Courchevel, Tignes, İsviçre’nin St. Moritz, Davos, Zermatt gibi bölgeleri aslında oldukça lüks bölgeler. Aynı Alp keyfini almak için kesinlikle bu pahalı yerlere gerek yok diye düşünüyoruz. Evet, Alp’lerde kayak çok ucuz değil. Doğrudur. Ancak, daha iyi bütçe imkanları sunan Alp’lerde birçok bölge ve alternatifler imkanlar mevcut. Nereleri mi?
Almanya’da Garmisch Partenkirchen ve Almanya’nın en yüksek zirvesi olan Zugspitze (zirvelere şehir içinden trenle tünelden çıkabilme imkanı!…) mutlaka görülmeli. İsviçre’de Jungfrau Grindelwald Wengen (zirvelere yine trenle açık hava manzarası ile çıkabilme imkanı!…), Portes du Soleil, 4 Vallées, Zermatt (Toblerone çikolatasının Matterhorn dağı eteklerinde, sınırın İtalya tarafı Cervinia ile birlikte) , St Moritz, Samnaun (Avusturya’daki popüler Ischgl’in İsviçre tarafı), Fransa’da Avoriaz 1800, Les 3 Vallées, Val Thorens ve elbette ki Tignes-Val d’Isère ilk etapta değerlendirmeye alınabilecek bölgeler.
Benim favorilerim ise Avusturya ve İtalya Alp’leri. Avusturya’nın Tyrol, Sazlburg, Vorarlberg bölgelerinde yer alan Kitzbühel, St. Anton Arlberg, Mayrhofen, Lech Zürs, Ischgl, Sölden, Saalbach, Zillertal, Silvretta Montafon, Skiwelt, Obertauern, Flachau ile İtalya’nın Trento ve Süd Tirol bölgelerinde yer alan 1200 kilometrelik pistleri ile Dolomiti Bölgesini sayabiliriz;
İtalya’nın Dolomiti’leri;
Dolomiti Bölgesi İtalya’nın kuzeydoğusunda yer alan toplamda 1200km’lik bir bölgeyi tek bir ski-pass ile (evet yanlış duymadınız, tek bir ski-pass ile…) kayabildiğiniz 12 değişik kayak bölgesinden oluşan heniş bir alan. Dolomiti Bölgesi Alp’lerin coğrafi güzelliği ile özellikle dikkat çeken ve Unesco tarafından koruma altına alınmış gerçekten özellikli bir alan.
Bu bölgenin kare asları ise sırası ile Alta Badia; Uzun mavi pistleri ile kayağa yeni başlayanlar için çok ideal ama her türlü kayak severe kesinlikle çok hitap eder. Gran Risa pisti FIS kayak yarışmalarının gözde pistlerindendir.
Cortina D’Ampezzo, Dolomiti’lerin kayak merkezi olarak ilk adının duyulmasına neden olan, İtalya’nın en eski kayak merkezlerinden. 1960’lı yılların James Bond filmlerinde ve Peter Sellers’ın ilk Pembe Panter’i burada çekilmiş. Şimdilerde İtalya’nın en lüks kayak bölgelerinden birisi. Tofana ve Alta Badia’ya çıkan 8,5 kmlik Lagozuoi pistleri efsanedir.
Arabba ve bu bölgede yer alan Marmolada dağı Dolomiti’lerin kraliçesi olarak da anılan önemli bölgeleredn birisidir. Marmolada dağının 3.265m yükseklikteki zirvesine 3 adet gondol değiştirerek çıkabiliyorsunuz. Dağın 2. Gondol değişim alanında, 1. Dünya Savaşı müzesini gezebilirsiniz. Marmolada zirvesi, manzarası ve uzun kırmızı ve keyifli pisti ile mutlaka görülmesi gerekenlerden.
Selva Val Gardena, Dolomiti’lerin en büyük ve en meşhur bölgelerinden. Gurme restoranları ve özellikle çorbaları meşhur. Saslong, Dantercepies Cir ve 10,5km lik La Longia en meşhur pistlerinden.
Sella Ronda; Bu bölgeye gidip de Sella dağ grubunun eteklerinden çepe çevre tüm bölgeyi dolaşabildiğiniz “Sella Ronda” turu yapmadan da dönmemek lazım. Sella Ronda; Val Gardena, Alta Badia, Val di Fassa, Arabba bölgelerinden geçerek yaklaşık 40 km’lik bir kayak sürüşünü tamamlayarak başlangıç noktasına döndüğünüz bir turun adı. Aynı turu gerek saat yönünde (“turuncu” tur olarak adlandırılmıştır) ve gerekse saat yönünün tersinde (“yeşil” tur olarak adlandırılmıştır) iki ayrı şekilde gerçekleştirebilirsiniz.
Ski-pass kullanımı…
Ski-pass, buradaki en pahalı harcamalarınızdan birisi. Günlük olarak bölgeye göre değişen 40-50€ civarında bir ücreti var. Ancak, merak etmeyin. Tüm bölgelerin tamamında yüzlerce kilometreyi aşan bir alanda aynı ski-pass’ı kullanabilirsiniz. Hatta yine aynı ski-pass ile köyler kasabalar arasında otobüslerde ve varsa trenlerde dahi kullanabilirsiniz. Dolayısı ile dağın bir yamacından başladığınız kayak keyfinizi, akşam vakti dağın öbür yanında tamamlarsanız, otobüslere atlayıp ski-pass’inizi kullanarak otelinizin bulunduğu köye, kasabaya ulaşabilirsiniz. Ski-pass kartını bölgelerin Internet sitelerinden ya da hemen kayak pistlerinin yanı başındaki merkezlerden satın alabilirsiniz.
Tüm bu kayak bölgelerini gördükten sonra, alınan hizmet karşılığı olarak yukarıdaki ücreti fazlası ile hak ettiklerinden yana hiç şüpheniz olmasın. Adeta yüzlerce sayıda ve her çeşitte liftler ile burada hizmet eden çalışanlar, gece aydınlatmalı pistleri ve en önemlisi kar garantili pistleri, tüm gece boyunca çalışan kar makineleri verdiğiniz ücreti size layığı ile karşılığını ödüyor.
Hemen Türkiye’yi eleştirelim; Türkiye’de bilindiği üzere neredeyse her otelin ayrı pisti, telesiyeji oluyor ve bir ski-pass ile sınırlı sayıda liftleri kullanabiliyorsunuz. İlk defa Erciyes’te Alp’lere benzeyen bir model uygulanmaya başladı diyebiliriz. Uludağ’da da benzer bir uygulama var ama bizce yeterli değil. Umarız Erciyes bu konuda diğer bölgelere (özellikle Kartalkaya’ya) örnek olur da tek bir ski-pass ile özgürce her yerde kayak yapabiliriz.
Kaymadan önce son hazırlıklar ve nihayet kayak…
Ski-pass kartınızı aldınız. Tam oradan bölge kayak haritalarından yanınıza birer tane almayı ihmal etmeyin. Çok işinize yarayacak. Sıra şimdi kıyafet ve ekipmanlarda. Kıyafetiniz mutlaka olmalı ve tam olmalı. Bir kayak montu, pantolonu, eldiven, kayak gözlükleri (goggle) ve kask şart. İçinize kayak çorabı, içlik ve poları da unutmayın. Eğer bunları yanınızda götürmediyseniz satın almanızı tavsiye ederiz.
Kayak ya da snowboard tahtasını ve ayakkabılarını kiralayabilirsiniz. Fiyatları kayak için günlük yaklaşık 15-30€ arasında, ekipmanın ustalık seviyesine ve kiralanan gün sayısına göre değişiyor. Eğer sürekli kayak yapıyorsanız tavsiyemiz ayakkabıları satın almanız yönündedir. Özellikle kayakları taşımaktansa kiralamanızı öneririz. Kask da kiralanabiliyor. Ancak, hijyen açısından kendi kaskınızın olması tercih edilmelidir.
Kayak bölgelerinde, hemen pist yakınlarında ya da kasaba merkezlerinde birçok kayak kiralama mağazaları bulabilirsiniz. Otelinizin anlaşmalı olduğu ve size %10 indirimli bir mağaza mutlaka vardır. O mağazayı deneyin. Birbirlerinden farkları yoktur. Merak etmeyin.
Kayakları akşam dönüşte shuttle servis ile otelinize götürebilir ve buralarda ski-depot’larda gece kurumaya bırakabilirsiniz.
Şimdi ilk lifte binerek gün boyu sürecek kayak maceranıza başlayabilirsiniz. Kayak haritanıza bakarak size uygun pistleri hedefleyin, bir plan yapın ve öyle yola çıkın. Aksi taktirde kaybolabilir ya da eğer çok iyi kayak yapmıyorsanız, istemeden siyah yani zor pistlere çıkabilirsiniz.
Her türden zorluktaki, geniş, uzun, dar, bol manzaralı, bol ağaçlı ve kilometrelerce kayabileceğiniz pistlerin keyfini çıkarın…
Pistler kimlere göre? Herkese göre hazırlanmış pistler var. Yani başlayanlara uygun mavi pistler, orta seviye kayakçılar için kırmızı ve ustalar için zor siyah pistler. Bunun yanı sıra, çocuklara uygun özel tasarlanmış kidspark pistleri ile kayak yapan çocukların (ve de biraz da büyüklerin) eğlenebileceği funpark eğlence parkurlarında kayabilirsiniz. Genç çılgınlar için özel olarak hazırlanmış snowpark’larda hoplayıp takla atabilir ya da yapanları seyredebilirsiniz. Belli yerlere konuşlandırılmış, slalom pistlerinde kırmızı ve bayi bayraklar arasından kayarak arkadaşlarınızla yarışabilir ya da yine bazı pistlerdeki sürat ölçüm testlerinden “speedtest” geçebilirsiniz. Dileyenler güvenli off-pist bölgelerde de kayabilir. Ayrıca, bizde çok da yaygın olmayan, cross kayak (kuzey disiplini) kayak alanları da sıklıkla yer almaktadır. Uzun kızak parkurlarını da unutmamak lazım. Birçok bölgede pistlerde artık, skipass kartınız ile sahip olduğunuz ücretsiz wifi bağlantıları da var. Yani kayarken de irtibatı koparmıyorsunuz.
Üşüdüyseniz, ya da karnınız acıktıysa, neredeyse tüm liftlerin başında ya da sonunda bulabileceğiniz birçok kafeye sığınabilirsiniz. Güzel bir kahve, öğlen çorba iyi gider.
Kayak sonrası…
Akşam pistler kapandıktan sonra dönüşte, hemen pist kenarında kafelerden gelen müzikleri duyabilir ve siz de burada bir şeyler içerek yorgunluk giderebilirsiniz. Afiyet olsun… İşte size Apres Ski…
Akşamları, kasabalar genelde sakin oluyorlar. Bölgesine göre değişen sayılarda yemek için restoranlar ve hareketli barlar bulabilirsiniz. Ancak, o tatlı yorgunluk sonrasında, yemek üzeri keyifli uyuşukluk ve huzur daha ön plana çıkıp sizi tembelleştirebiliyor. O da çok keyifli!… Merak etmeyin. Ertesi gün büyük heyecan devam ediyor. Sabah 08:30’da açılan ilk pistlerde kaymanın keyfi bambaşka. Geç kalmamak gerek…
Şimdi bu yazıyı okuyunca belki de kabaran iştahları gidermek için hemen plan yapmaya başlayabilirsiniz. Eğer bu kış hakkımızı savdık diyorsanız, belki önümüzdeki yaz için, belki gelecek yıl için rota arama çalışmaları yapabilirsiniz. Emin olun bu hazırlık aşaması dahi heyecan verici olacak. Belki de bir son dakika planı yaparak aniden harekete de geçebilirsiniz. Geç değil, bu yıl için Nisan’a kadar süreniz var. Hadi! dağlardaki karı ve güzel havayı takip etmeye şimdiden başlayın…
Mesut Bey’e bu harika yazısını ve fotoğraflarını bizimle paylaştığı için çok ediyoruz.