Sörften Snowboard’a, Bisikletten Deniz Kanosuna – Cüneyt Gazioğlu
Sörften Snowboard’a, Bisikletten Deniz Kanosuna – Cüneyt Gazioğlu

Sörften Snowboard’a, Bisikletten Deniz Kanosuna – Cüneyt Gazioğlu

Spora 6 yaşında yüzme ile başlayan, 13 yaşında rüzgâr sörfü (windsurf) ile tanışan Cüneyt Gazioğlu, daha sonraki yıllarda bu sporlara ek olarak bisiklet, kitesurf, koşu, sea kayak (deniz kanosu), snowboard, snowkite gibi pek çok sporu yapmış ve halen yapıyor.
Bunların yanı sıra Camel Trophy yarışlarına da katılan Gazioğlu tam bir maceraperest ve doğasever.

Berlin’de doğan, lise eğitimini Türkiye’de, lisans ve yüksek lisans eğitimlerini ABD’de tamamlayan Cüneyt Gazioğlu, 1997 yılında İstanbul’da yaşamaya başlamış. Yüzme ile başlayıp rüzgâr sörfü ile devam eden spor macerasında spora bakış açısını 2000 yılında, 30 yaşındayken katıldığı Camel Trohy elemeleri değiştirmiş.
O zamana kadar “yarışmak ve derece almak” için spor yaptığını belirten Gazioğlu, elemeler sayesinde hem sonsuz zevk veren doğa sporlarının yapmanın hem de aynı anda gerçek yarışma zevkini yaşamanın mümkün olduğunu öğrenmiş.

“Camel Trophy elemeleri ile birlikte spora bakış açım değişti”

Kendimizden son derece emin bir şekilde gittiğimiz Güney Afrika’da gerçekleştirilen ülke elemelerinde ise sporda kondisyon, teknik ve tecrübenin hayal bile edemeyeceğim boyutlara ulaşabileceğini anladım. Sonrasında bu tecrübe benim için bir yaşam tarzına dönüştü. Doğa sporları, hayatımda kariyerden daha önemli bir yer almaya başladı, önceliğim oldu. 2003 yılında Land Rover G-4 Challenge Yarışması’nda Türkiye şampiyonu oldum ve dünya yarışmalarında finale kaldım. Yarışmayı dördüncü bitirdim. Sonrasında bisiklet, rüzgâr sörfü, kitesurf, koşu, sea kayak (deniz kanosu), snowboard, snowkite sporları ve bu sporları yaparken gerçekleştirdiğim seyahatler, doğa turları ve kamp hayatı hafta sonlarımın vazgeçilmez birer parçası halini aldı.
İlk zamanlar gittiğim gördüğüm yerler ve yaşadığım maceraları insanlara anlatmak ve paylaşmak çok zor oluyordu ama akıllı telefonların fotoğraf kabiliyetlerinin gelişmesi ile doğa ve spor fotoğrafçılığı da hayat tarzıma eşlik etmeye başladı. Sosyal medya üzerinden, içinden geçtiğim doğayı, heyecanı ve deneyimlerimi paylaşmak, insanlara biraz da olsa doğa sporları ile ilgili ilham verebiliyor olmak bana büyük keyif veriyor. Bugün seyahat, doğa, doğa sporları, doğa fotoğrafçılığı tam olarak bir yaşam tarzına dönüşmüş durumda benim için.

“Rüzgâr estiği zaman yaz-kış rüzgâr sörfü yaparım”

Benim için rüzgâr sörfü bütün sporlardan daha önde gelir. O yüzden rüzgâr estiği zaman yaz-kış fark etmez, aklım fikrim hep denizde oluyor. Rüzgâr esmediği zamanlar -özellikle bahar aylarında- dağ bisikletine öncelik veririm. Baharlarda ayrıca sea kayak (deniz kanosu), yol bisikleti ve su kayağı gibi sporlara da zaman ayırıyorum. Kışın ise önceliğim snowkite. Rüzgâr ve uygun şartlar olduğunda bir an önce dağların zirvesine ulaşmayı arzuluyorum.

“Profesyonelliğin rutinleştirdiğini ve sporun keyfini yok ettiğini gördüm”

Spor hayatıma profesyonel olma amacıyla yüzme sporuyla başladım. Aradan geçen 7 yıl sonunda benim için bir sporu profesyonel anlamda yapmanın o sporu rutinleştirdiğini ve keyifli olmaktan çıkardığını gördüm. Ancak amatör bazda bisiklet, snowboard, macera yarışları, sea kayak (deniz kanosu) yarışları gibi etkinliklere hazırlanıyor ve katılıyorum. Çok sayıda kupa ve madalyam da var:)

Türkiye’nin dört bir yanından favori mekânlar

Rüzgâr sörfü yapmayı en sevdiğim yerler Gökçeada, Alaçatı, Foça ve tabii ki İstanbul Büyükçekmece ve Boğaz’da Sarıyer civarları. Dağ bisikletinde ise bence bir numara Belgrad Ormanları. Burayı Kapadokya, Batı Toroslar, Kırklareli Yıldız Dağları ve Kastamonu Yenice Ormanları izliyor. Her lokasyonun özelliği farklı, seçim yapmak kolay değil.
Deniz kanosu için ise en sevdiğim yerler Hisarönü Körfezi ve İstanbul Boğazı. Snowboard ve snowkite yapmayı en sevdiğim yerler Türkiye’de Uludağ, Kartalkaya ve Erciyes, yurtdışında ise Avusturya Alpleri.

“Sörf için Quiksilver, kış sporlarında yine Quiksilver, Salomon, Burton, The North Face favori markalarım”

Doğa sporlarında teknik ve kalitesi yüksek ürünler hem güvenlik ve hayatta kalma hem de konfor açısından çok büyük önem taşıyor. Hafif ve aynı zamanda vücut ısısını muhafaza eden teknik ürünleri kullanmak kaliteyi ve alınan zevki büyük ölçüde etkiliyor.
Sörf ile ilgili olarak Quiksilver her anlamda sevdiğim ve güvendiğim bir marka. Özellikle wetsuit konusunda bütün markaların üzerinde olduğunu düşünüyorum. Yaz aylarında sadece Quiksilver ürünleri satın alıyorum diyebilirim.
Kış ve kar ile ilgili olarak da yine Quiksilver, Salomon, Burton, The North Face markaları tüm ihtiyaçlarımı karşılıyor. Diğer outdoor sporlar için de yine bu markaların içlik, ayakkabı ve eşofmanlarını kullanıyorum.

“Bir, doğru teknik ekipman; iki, yeterli profesyonel eğitim”

Bütün sporları yapmaya doğru teknik ekipmanla başlamak çok önemli. İkinci önemli konu ise doğa sporlarını ciddiye almak ve başlama aşamasında mutlaka bu sporlarla ilgili yeterli profesyonel eğitim almak. Özellikle yaptığım hemen hemen her spora kendi kendine başlamış ve geliştirmiş biri olarak bunun hem emniyet hem gelişim hızı açısından iyi bir seçim olmadığını söyleyebilirim. Bu konular, özellikle fiziksel kondisyonu yeterli olmayan kişilerin kendilerini ciddi risklere atmasına, sakatlanmalarına, hatta söz konusu sporu kesin olarak bırakmalarına bile sebep olabilmektedir.

Gece Bursa’ya kayarak inilir mi?

2000 senesinde Camel Trophy elemelerinin ardından, kuzenim ve bir arkadaşımla Uludağ’da nefis bir kayak günü geçirdik. Günün sonunda, tam pistler kapanırken dağın arkasından Bursa’ya kaymaya karar vererek unutulmaz bir maceraya adım attık. Pili bitmekte olan ilkel cep telefonumuz ile yaptığımız yardım çağrısından bir sonuç alamayınca, bir metreyi aşan taze kar üzerinde sabaha kadar süren bir yürüyüş macerası ve mücadelesi sonucunda kendimizi Uludağ Milli Parkı’nın giriş kapısında bulduk.
Biz oraya varana kadar birçok ulusal kanalda haberimiz yapılmış bile. Yarışmadan yeni döndüğüm için beni fazla hırpalamamış olan bu mücadele kuzenim ve özellikle arkadaşımın tüm enerjisini tüketti. İşin komik tarafı ise o sırada televizyonu seyreden babamın haberi duyduğunda anneme “Bunlar kesin bizimkilerdir” demiş olması:)

Küçük ama önemli bir tavsiye…

Çocuklara ve gençlere tabiatın içerisinde olmalarını, her fırsatta vakitlerini dışarıda yapacakları aktivitelerle değerlendirmelerini tavsiye ederim. Çünkü günlük stresimizden uzaklaştığımız, yaşadığımızın farkında olduğumuz anlar doğada geçirdiğimiz anlardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir